Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
İyi ve Doğru Bir Cümlenin Nitelikleri
İyi ve doğru bir cümlenin ilk belirleyici niteliği dilbilgisi kurallarına
uygunluktur. Bu uygunluk, cümlenin ögeler arasında tam bir uyumun
bulunmasıyla, sözcüklerin yerli yerinde kullanılmasıyla sağlanır.
Bunun için nelere özen göstermemiz gerektiğini yukarıda belirtmiştik.
Bunların dışında iyi ve doğru bir cümleye ulaşabilmek için şu nitelikleri
tanımalı, onları bozan etkenleri gidermeliyiz:
Dilbilgisi Kurallarına Uygunluk ve Bu Uygunluğu Önleyen
Etkenler: Düşünce, duygu ve isteklerimizi yargıya dönüştürüp
cümleleştirme gelişigüzel olmaz. Belirli bir düzen içinde gerçekleşir.
Bu düzeni biçimlendiren dil kurallarıdır. Dil kurallarını öğrenmek
yetmez. Bu kurallara, uygulamalara işlerlik, canlılık kazandırmalıyız.
Bunun için de şunlara dikkat etmeliyiz:
1. Çok uzun cümleler kurmaktan kaçınmalıyız. Uzunluk hem
anlaşılırlığı engeller hem de dilbilgisi kuralları yönünden birtakım
yanlışlıklar yapmamıza yol açar. Şu cümleye bakalım:
“Devrimlerle asırlardır özlemini çektiğimiz bir hukuk devletinin
kurulacağına, bütün sosyal ve ekonomik kurumların da demokratik
esaslara göre düzenleneceğine, bu topraklar üzerinde yaşayan insan
olan hepimizin her şeyden önce hak ve onurumuzun demokratik
yasalarla korunacağına inanıyor ve bekliyoruz.”
Cümle oldukça uzun sayılır. İlk okuyuşta yazarının ne demek
istediğini anlayamıyoruz. İkinci, üçüncü bir kez okumamız gerekir
cümleyi. Ayrıca, dilbilgisi kurallarına da uygun değil bu cümle. Şöyle
ki “… kurulacağına, düzenleneceğine, korunacağına inanıyoruz”
diyebiliriz; ama “kurulacağına, düzenleneceğine, korunacağına
bekliyoruz” diyemeyiz. Çünkü “bekliyoruz” geçişli bir eylemdir, -i’li
nesne ister. Oysa burada -e’li tümlece bağlanıyor. Bu da dilbilgisi
bakımından yanlıştır. Bu yanlışlıklara düşmemek için cümlelerimizin
kısa olmasına özen göstermeliyiz.
2. Türkçemizde sayı ve belgisiz sıfatlardan sonra gelen adlar
çoğul eki almaz. Cümlelerimizde yaptığımız temel dilbilgisi
yanlışlıklarından biri de budur. Yani, bu tür sıfatlardan sonra gelen
adları çoğul biçimleriyle kullanırız. Şu örnekte olduğu gibi:
“Kambiyo kaydının mevcut olmadığı dünyada müstesna birkaç
memleketlerden biri de Lübnan’dır.”
3. Cümlenin kurulması için mutlaka gerekli olan ögelerine, temel
ögeler deriz. Bu ögelerin yüklem ve özne adını aldığını biliyoruz.
Cümlemizin tamlığı, bu ögelerin bulunmasına bağlıdır. Ancak,
anlatıma çeşni katmak, deyişte bir değişiklik sağlamak amacıyla bu
ögelerden biri bulunmayabilir. Böyle cümlelere eksiltili cümleler denir.
Ne var ki eksiltili cümlelerde düşüncenin anlaşılırlığı kaybolmamalıdır.
Şu örneğe bakalım:
- İstanbul’a gidecek misiniz?
- Hayır. (Bu cümlede hem özne hem de yüklem düşmüştür.
Ama, sözün gelişinden cümlenin anlamı tam olarak anlaşılmaktadır.
Bu cümlenin aslı: “İstanbul’a gitmeyeceğim”dir.)
Bu tür örneklerin dışında, cümlemizden özne ve yüklem
düşerse cümle bozulur, söylemek istediğimizi tam olarak anlatamayız.
Aşağıdaki cümlede bu tür bir yanlışlık vardır:
“Memlekette bulanıklık yok bugün. Tersine, alacakaranlıktan
sıyrılmış durumda.”
İkinci cümlede özne belirtilmemiş. Oysa, bu cümle birincinin
devamı olduğuna göre, birinci cümlenin öznesi olan “bulanıklık”ı
alması gerekirdi. Ama almıyor. “Alacakaranlıktan sıyrılmış olan
memleket” sözüyle, “Memleket alacakaranlıktan sıyrılmış durumda”
denmek isteniyor. Bunun tam belirtilmesi için özne olan “memleket”
sözcüğünün cümlede bulunması gerekirdi.
4. Birleşik bağlı cümleleri kurarken özellikle ögeler arasındaki
uygunluğa dikkat etmeliyiz. En çok yaptığımız yanlışlıklardan biri de
aynı özneyi almayan eylemleri birbirine bağlamadır. Şu cümleye
bakalım:
“Belediye tarafından inşa ettirilmekte olan dokuz katlı
mağazanın inşaatı ekim ayında bitecek ve faaliyete geçecektir.”
Bu söz, “Mağazanın inşaatı bitecek ve faaliyete geçecektir.”
anlamına gelir. Bu yanlış anlam, iki eylemin tek eyleme
bağlanmasından doğuyor. Oysa, bitecek olan “mağazanın inşaatı”,
faaliyete geçecek olan “mağaza”dır. Bu nedenle ikinci cümlenin
başına “mağaza” öznesini eklemek, cümleyi “Belediye tarafından inşa
ettirilmekte olan dokuz katlı mağazanın inşaatı ekim ayında bitecek
ve mağaza faaliyete geçecektir.” biçimine getirmek gerekir.
5. Bir özneye bağlı birkaç yüklem aynı nesneyi almayabilir.
Cümlelerimizde genellikle nesneleri ayrı ayrı belirtmeyerek yanlışlığa
düşeriz. Şu cümledeki yanlışlık bu türdendir:“Çalışmak, onların şereflerine halel getirmez, bilakis yükseltir.”
Birinci cümle için doğru olan “şerefine” tümleci ikinci cümle için
yanlıştır. Çünkü “Bilakis şerefine yükseltir.” denemez. Bu bakımdan
cümleyi doğru biçime sokmak için, “şerefine” sözcüğünü de ikinci
cümleye katmak, cümleyi: “Çalışmak, onların şereflerine halel
getirmez, bilakis şereflerini yükseltir.” biçimine sokmak gerekir.
Şu birkaç örnek de gösteriyor ki cümlemizin sağlamlığı dilbilgisi
kurallarına uyarlığı, bu yönden doğruluğu ile sağlanır. Cümlelerimiz
üzerinde çalışırken bu noktadan onları değerlendirmemiz gerekir.
Tarih: 2016-03-02 01:56:13 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
İyi ve Doğru Bir Cümlenin Nitelikleri Nedir
İyi ve doğru bir cümlenin ilk belirleyici niteliği dilbilgisi kurallarına
uygunluktur. Bu uygunluk, cümlenin ögeler arasında tam bir uyumun
bulunmasıyla, sözcüklerin yerli yerinde kullanılmasıyla sağlanır.
Bunun için nelere özen göstermemiz gerektiğini yukarıda belirtmiştik.
Bunların dışında iyi ve doğru bir cümleye ulaşabilmek için şu nitelikleri
tanımalı, onları bozan etkenleri gidermeliyiz:
Dilbilgisi Kurallarına Uygunluk ve Bu Uygunluğu Önleyen
Etkenler: Düşünce, duygu ve isteklerimizi yargıya dönüştürüp
cümleleştirme gelişigüzel olmaz. Belirli bir düzen içinde gerçekleşir.
Bu düzeni biçimlendiren dil kurallarıdır. Dil kurallarını öğrenmek
yetmez. Bu kurallara, uygulamalara işlerlik, canlılık kazandırmalıyız.
Bunun için de şunlara dikkat etmeliyiz:
1. Çok uzun cümleler kurmaktan kaçınmalıyız. Uzunluk hem
anlaşılırlığı engeller hem de dilbilgisi kuralları yönünden birtakım
yanlışlıklar yapmamıza yol açar. Şu cümleye bakalım:
“Devrimlerle asırlardır özlemini çektiğimiz bir hukuk devletinin
kurulacağına, bütün sosyal ve ekonomik kurumların da demokratik
esaslara göre düzenleneceğine, bu topraklar üzerinde yaşayan insan
olan hepimizin her şeyden önce hak ve onurumuzun demokratik
yasalarla korunacağına inanıyor ve bekliyoruz.”
Cümle oldukça uzun sayılır. İlk okuyuşta yazarının ne demek
istediğini anlayamıyoruz. İkinci, üçüncü bir kez okumamız gerekir
cümleyi. Ayrıca, dilbilgisi kurallarına da uygun değil bu cümle. Şöyle
ki “… kurulacağına, düzenleneceğine, korunacağına inanıyoruz”
diyebiliriz; ama “kurulacağına, düzenleneceğine, korunacağına
bekliyoruz” diyemeyiz. Çünkü “bekliyoruz” geçişli bir eylemdir, -i’li
nesne ister. Oysa burada -e’li tümlece bağlanıyor. Bu da dilbilgisi
bakımından yanlıştır. Bu yanlışlıklara düşmemek için cümlelerimizin
kısa olmasına özen göstermeliyiz.
2. Türkçemizde sayı ve belgisiz sıfatlardan sonra gelen adlar
çoğul eki almaz. Cümlelerimizde yaptığımız temel dilbilgisi
yanlışlıklarından biri de budur. Yani, bu tür sıfatlardan sonra gelen
adları çoğul biçimleriyle kullanırız. Şu örnekte olduğu gibi:
“Kambiyo kaydının mevcut olmadığı dünyada müstesna birkaç
memleketlerden biri de Lübnan’dır.”
3. Cümlenin kurulması için mutlaka gerekli olan ögelerine, temel
ögeler deriz. Bu ögelerin yüklem ve özne adını aldığını biliyoruz.
Cümlemizin tamlığı, bu ögelerin bulunmasına bağlıdır. Ancak,
anlatıma çeşni katmak, deyişte bir değişiklik sağlamak amacıyla bu
ögelerden biri bulunmayabilir. Böyle cümlelere eksiltili cümleler denir.
Ne var ki eksiltili cümlelerde düşüncenin anlaşılırlığı kaybolmamalıdır.
Şu örneğe bakalım:
- İstanbul’a gidecek misiniz?
- Hayır. (Bu cümlede hem özne hem de yüklem düşmüştür.
Ama, sözün gelişinden cümlenin anlamı tam olarak anlaşılmaktadır.
Bu cümlenin aslı: “İstanbul’a gitmeyeceğim”dir.)
Bu tür örneklerin dışında, cümlemizden özne ve yüklem
düşerse cümle bozulur, söylemek istediğimizi tam olarak anlatamayız.
Aşağıdaki cümlede bu tür bir yanlışlık vardır:
“Memlekette bulanıklık yok bugün. Tersine, alacakaranlıktan
sıyrılmış durumda.”
İkinci cümlede özne belirtilmemiş. Oysa, bu cümle birincinin
devamı olduğuna göre, birinci cümlenin öznesi olan “bulanıklık”ı
alması gerekirdi. Ama almıyor. “Alacakaranlıktan sıyrılmış olan
memleket” sözüyle, “Memleket alacakaranlıktan sıyrılmış durumda”
denmek isteniyor. Bunun tam belirtilmesi için özne olan “memleket”
sözcüğünün cümlede bulunması gerekirdi.
4. Birleşik bağlı cümleleri kurarken özellikle ögeler arasındaki
uygunluğa dikkat etmeliyiz. En çok yaptığımız yanlışlıklardan biri de
aynı özneyi almayan eylemleri birbirine bağlamadır. Şu cümleye
bakalım:
“Belediye tarafından inşa ettirilmekte olan dokuz katlı
mağazanın inşaatı ekim ayında bitecek ve faaliyete geçecektir.”
Bu söz, “Mağazanın inşaatı bitecek ve faaliyete geçecektir.”
anlamına gelir. Bu yanlış anlam, iki eylemin tek eyleme
bağlanmasından doğuyor. Oysa, bitecek olan “mağazanın inşaatı”,
faaliyete geçecek olan “mağaza”dır. Bu nedenle ikinci cümlenin
başına “mağaza” öznesini eklemek, cümleyi “Belediye tarafından inşa
ettirilmekte olan dokuz katlı mağazanın inşaatı ekim ayında bitecek
ve mağaza faaliyete geçecektir.” biçimine getirmek gerekir.
5. Bir özneye bağlı birkaç yüklem aynı nesneyi almayabilir.
Cümlelerimizde genellikle nesneleri ayrı ayrı belirtmeyerek yanlışlığa
düşeriz. Şu cümledeki yanlışlık bu türdendir:“Çalışmak, onların şereflerine halel getirmez, bilakis yükseltir.”
Birinci cümle için doğru olan “şerefine” tümleci ikinci cümle için
yanlıştır. Çünkü “Bilakis şerefine yükseltir.” denemez. Bu bakımdan
cümleyi doğru biçime sokmak için, “şerefine” sözcüğünü de ikinci
cümleye katmak, cümleyi: “Çalışmak, onların şereflerine halel
getirmez, bilakis şereflerini yükseltir.” biçimine sokmak gerekir.
Şu birkaç örnek de gösteriyor ki cümlemizin sağlamlığı dilbilgisi
kurallarına uyarlığı, bu yönden doğruluğu ile sağlanır. Cümlelerimiz
üzerinde çalışırken bu noktadan onları değerlendirmemiz gerekir.
Tarih: 2016-03-02 01:56:13 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx